Çocukluk dönemi kişinin benlik algısının gelişiminde, sağlıklı ruhsallığın oluşumunda en stratejik öneme sahip dönemdir. Çocuklarla gerçekleştirilen terapi süreçleri, çocuğun karmaşık dünyasının anlamlandırılması ve yaşadığı zorluklara yardımcı olmayı amaçlayan, gerektiği durumlarda ebeveyninde dahil edildiği, alanında uzman psikolog yürütücülüğünde gerçekleştirilen bir süreçtir.

Çocuklar bilinçli düşüncelerini ve duygularını oyun etkinlikleri aracılığıyla sadece kelimelerle ifade edebileceklerinden çok daha iyi ifade ederler. Çocuk, özel olarak seçilmiş oyuncaklar, oyunlar ve malzemeler aracılığıyla yansıtma, yer değiştirme ve sembolizasyon savunma mekanizmaları üzerinden bilinçdışı çatışmalarını ortaya çıkarabilir. Çocuklar oyun esnasında stresli ve travmatik yaşantılarını yeniden canlandırabilir ve rahatlayabilir, böylece bunlar üzerinde bir güç ve kontrol duygusu kazanabilirler. Oyun odasında terapist ise; belirli sınırları çizerek çocuğa istediği gibi karar vermesine izin verirken, onu olduğu gibi kabul ederek ilişki kurmaya çalışır. Oyununun içeriğini yönlendirmeden, çocuğun sorununu kendi yoluyla çözeceğine güvendiğini gösterir. Bu süreçte çocuk duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini oyun yoluyla güvenli şekilde ortaya koyabilme fırsatı bulur

Ergenlik dönemi çocukluktan yetişkinliğe geçişin deneyimlendiği ve çoğu zaman hem aile hem de ergen birey için sancılı olan bir dönemdir. Ergenlik döneminde kişi hem çocukluğuna veda eder, bir yandan da bedeninde ve ruhunda yeni bir keşif yolcuğuna çıkar. Bu yolculukta hem çocukluktan kalan yaraların tamiri, hem şimdinin bedensel ve duygusal değişimi, hem de gelecek kaygıları gündemdedir. Terapi sürecinde de amaç bu yolculuğun iyileştirici, bütünleştirici ve dönüştürücü yönünü ortaya çıkarmaktır. Bu sayede ergenlik döneminin sağlıklı deneyimlenmesi, aile sisteminin bu döneme entegre edilmesi ve yetişkinlik dönemine yönelik koruyucu bir zeminin oluşturulması hedeflenmektedir.