Mehmet Necati GÜNGÖR

            Adı Tayip İde idi.

            Lakabı Teyo Pehlivan.

            Erzurum’un Hasankale ilçesinin Ağaçminare Mahallesinde doğmuş.

            Çiftçi bir ailenin dört çocuğundan birisiymiş.

            Yoksul olmasına rağmen iyi giyinmeyi severmiş.

            Okul yüzü görmedi. Kadın eli tutmadı. Ama, yatak odasından çok kadın geçmiş.

            Bunu kendisi anlatırmış

            Okur yazar da değilmiş ama bilmediği dil, sökmediği alfabe yokmuş.

            Yeniçeri ağalığı sırasında Napolyon’a bile diz çöktürmüş.

            Muhammet Ali’yi yumruğu ile Müslüman etmiş.

            Namı pehlivandı ya; daha kispetine el atmadan bütün pehlivanlar altına kaçırırmış.

            Boyu uzunmuş.

            Yüzmeyi Büyük Çermik’te öğrenmiş ama, bir keresinde İstanbul Boğazı’ndan girmiş, Süveyş kanalından çıkmışmış.

            Cirit oynarken İngiliz tayına binermiş.

Bir keresinde Hasankale'den attığı cirit, Ekvator'u dolaştıktan sonra geriye dönmüşmüş.

Son nefesine kadar yaşadığı Pasinler'den başka sadece Erzurum'u görmüş. Ancak arada bir kaybolduğunda New York'tan telefon açarmış.

Yazları şeker çuvalından diktirdiği beyaz, kışları ise siyah renk Dadaş elbisesi giyermiş.

Gümüş köstek ve altın suyuna batmış zincirli cep saati aksesuar olarak kullanırmış.

Cüneyt Arkın vari gezinirmiş.

1997 yılında hayata veda etmiş.

Teyo Pehlivan’la ilgili biyografiyi, bir hemşerisinin kaleminden böyle okuyoruz.

Fıkrası çok.

Yerimiz nispetinde bir-iki tanesini aktaralım:

AMERİKA YARDIMI

“Birgün gahvede oturiram,telefon çaldi. 
"pehlivan seni istirler diye seslendiler. 
gaktım baktım. ariyan bizim kars valisi: 
-"pehlivan Sarıgamış'ta denize bir cip düştü! 
biz uğraştık ama çıkardamadık. 
buradakiler de diler ki bu cipi denizden çıkartsa 
hasan galalı teyo pehlivan çıkardır. 
"allahını seversen gel bize yardım et" diye yalvardı. 
bunun üzerine gaktım bindim ata. 
gettim sarigamış'a. 
atladım denize, suya bir dumdum, 
cip suyun dibinde. 
bir goluma cipi taktım, öteki golumunanda 
gulaç atmaya başladım ve cipi sudan çıkardım. 
ama gardaş cip bene çok ağır geldi. 
tikkatli baktım ne görim. 
meğerse cipe bir de vapur takılmış. 
ben de gendi gendime ola bir cip bu 
kadar ağır olmaz diyirdim.”

AYI

Teyyo Pehlivan, kendisinin de katıldığını iddia ettiği Sarıkamış Harekatı ile ilgili anısını çevresindekilere yöresel ağzıyla anlatıyor: “Enver Paşa işareti verdi. Sarıkamış’a vurdu, cidirih...

Nasıl olduysa bi gaflet geldi, uyumuşam ben. Bele bi daşın dibinde uyumuş kalmışam. Bi uyandım ki bütün sehsen bin esger gitmiş, ben kalmışam tek. O sırada kalktım gidim esgere yetişim derken bir ayı çıktı önüme. Ele nasıl olduysa kulaklarından duttum, ayının sırtına bindim. Ayı getti, ben gettim. Ayı getdi, ben getdim...”

 Dinleyenler diyorlar ki: “Ula Teyo tamam, annadık, ayi getdi sen getdin. Sonra ne oldi” Teyo uyduracak yalan bulamıyor, diyor ki: “Gine ayi getdi ben getdim, ayi getdi ben getdim”

“Ula sora ne oldi” “Ula ayı beni yedi” Dinleyicilerden biri diyor ki: “Ula Teyo, ayi seni yediyse sen nasi yaşıyorsun şimdi” Teyo Pehlivan, gayet sakin cevap verir: “Ula uşak, siz de buna yaşamak mı diyirsiz.

Olur mu, olmaz mı siz karar verin.

Ben Teyo’nun yalancısıyım.

Duydum ki O’nun da paraleli zuhur etmiş.