Hep nedenlerle/ niçinlerle geçiyor zaman… Yaşanan her olguda bir neden, her nedende bir gerekçe aranıyor haklı olarak! Bu da toplumsal yaşamın “nasıl” olması gerektiğini öğretiyor insanlara; başka türlü de toplu olarak yaşamak olanaksızlaşırdı belki de… Onun için hem nedenler hem de nedenlerin gerekçeleri üzerine araştırmalar/ çalışmalar yapılmış…
Her an yaşanma olasılığı yüksek deprem kaygıları yaşıyoruz, geçmişte büyük yaralar açtığı için! Onun için de yaşam alanlarının daha özenli, daha güvenli olmasını istiyoruz asıl yaşamı yitirten temeli güçsüz/ malzemeleri niteliksiz yapılar olduğu için! Bununla birlikte “iktidarın” insanı yaşatmak gibi bir istenci olmadığı için, “imar affı” tutarsızlığına tepki gösteriyoruz haklı olarak! Doğal yıkımların yaşam alanlarına zarar vermemesi gerektiğini, zarar verecek “nedenlerin” ortadan kaldırılmasını istiyoruz; gerekçe de insanın güven içinde yaşayabilmesi…
***
Şu an gündemin en çok konuşulan konusu mu bilmiyorum ama, toplumda “bahis” oyunlarına karşı bir yönelim olduğu açık! Bu yalnız “kaçak” yollardan olmuyor, devlet kanalıyla da yapılıyor, üstelik doyumsuzca… Ne olduğu, nasıl yapıldığı, kazanan numaraların nasıl belirlendiği tartışma konusu olan, özellikle “büyük ikramiyelerin” kime gittiği çoğu zaman açıklanmayan “şanslılar” konusu geçmişte mecliste gündeme getirilmiş, üzerine tartışma ortamı oluşturulmadan halının altına süpürülmüştü!
O kuşku şu an yok olmuş değil; “canlı yayın” görüntüleriyle sunulan sonuçlar, birçok kişiyi rahatlatmış değil, büyüyen/ yarım milyarı bulan “ikramiyelerin” kimlere gittiği çoğu zaman karanlıkta…
***
“KPSS’de yüksek puan almak işe girmek için yetmediği gibi, kuponlara sayıları yazmak/ özel günlerde güvercinlerin çektiği piyango biletini almak da kazanmaya yetmiyor” düşüncesi birçoklarında var! “Bana çıkmaz” diyerek, aslında “büyük ikramiye istediklerine çıkar” diyenlerin sayısı çok! Buna karşın şans oyunlarının yapıldığı noktalar tıklım tıklım dolu; neden?
Hem güvenilmiyor hem çıkma olasılığı görülmüyor, yine de “şans oyunlarına” yönelen çokları var! Emeğiyle yaşamını kolayca sürdürenler için “şans oyunları” bir tuzaktır, onun için de ne yanlarından geçerler ne de bir “umut” beklerler! Ancak çalışmalarına, çaba göstermelerine, sabahın karanlığında işe koşmalarına karşın bir türlü ekonomik rahatlığa kavuşamayanlar için öyle değildir! Her keresinde yitirmelerine, her keresinde yeniden bedel ödemelerine karşın karmakarışık bir “umuttur” şans oyunları! “Belki” denilerek koşulur, “sonucun” ortaya çıkmasıyla küsülür, yeniden bedel ödenerek alınan “kuponla” umutlanılır! Kumarda olduğu gibi “hep” oynatan kazanır, oynayanlar değil!
***
Kapitalizm, bir yandan emekçilerin alım güçlerini elinden alırken, bir yandan da “şans oyunları” adı altında yapılarla “pembe umutlarla” bürür; kazanan da hep kendi olur! “Ya çıkarsa” yalanını yıllardır duymayan kalmadı, üstelik o zamanlar yalnız özel günlerde ya da ayın belirli günlerinde yapılan çekilişler, şimdi “her gün”, üstelik kulağa hoş gelen sözcüklerle/ gün içinde birçok kez yapılıyor! Milyonlarca insanın yitirmesine, bir avuç “doymasına” yasalar izin veriyor; başkası değil!
Bir de işin yasa dışı olanı var elbette! Maç sonuçlarını önceden belirleyen şikeciler, yasal olmayan yollardan “bahis” oynatanlar, ya da son günlerde futbol dünyasını sarsan/ içinde oyuncuların, hakemlerin, spor yazarlarının/ yorumcuların olduğu ileri sürülen yapı… “Doymazların”, doymayanları daha da “doymaz” duruma sürüklediği yapı…
***
İşte bunun “ilk” nedeni yurttaşların her geçen gün içine sürüklendikleri yokluk/ yoksulluk! Emeğinin karşılığını alamamak, emeğiyle doyamamak, üniversite bitirip işe girememek, toprağa ekip kazanamamak, yaşadığını sanıp doyamamak… Onun için de köşeleri tutan “doymazların” bu denli kazanma hırslarını düşünmekten uzaklar…
Bu “nedenlerin” gerekçesi mi? “Belki” diyerek, “belki daha iyi bir yaşama kavuşuruz” umudu taşımak; hepsi bu! Sonunun “umutsuzluklar” olduğu bilinmesine, milyonda üç/ beş olasılık olduğuna birçok kez tanık olunmasına karşın, “ya çıkarsa” umudu… İnsanlar harcadıkları emekle yaşamlarını kazanmadıkça “şans oyunları” hep umut olacak, yaşam her geçen gün biraz daha zorlaşacak, doyan/ doymayan ayrılığı her geçen gün biraz daha artacak, toplumsal kırılmalar/ sokakta şiddet/ geçimsizlik daha çok can yakacak! Bunu çözmenin “toplumsal erinci” sağlamaktan, “doymaları” yaşamdan silmekten başka yolu yok; biline! 131125