Saygı değer  Kardeşlerim ,

Az sonra çok önemli bir konuyu sizlere aktarmaya çalışacağım..

Biraz ilginç bir konu, birazda sert açıklamaların yer aldığı, fakat reel de hepimizin  çok iyi bildiği açık, net  ve TÜRKİYE’DEKİ var olan gerçeklerimizi  güncellemiş olacağız..

Bu bağlamda sizlerden teker  teker özür diliyorum ve konumuza dönüyorum.

Gazeteleri kimler okur ?


--Evet, gazeteleri aydın, kültürlü, vatansever ve duyarlı kimseler okur..

--İçinde Vatan ve Millet sevgisi olanlar okur..

--Kalbinde vicdan ve merhameti bulunanlar okur..

--Kendini o dev aynasında görebilmek yerine, mütevazi olmayı tercih edenler okur..

--Geçmişten ders almak isteyen ve ahlaki değerlerine saygı göstermek isteyenler okur.

--Vatanperver ve içinde ihanet beslemeyen asil bir milletin evlatları okur.

Ve daha sayamayacağımız GAZETELERİN bir sürü önemli özelliklerini saymamız mümkündür..

Birde bu işin bir diğer tarafına göz atalım.

Gazeteyi kimler okumaz ?


--Gazeteyi bir hırsız okumaz.. O hırsızlar ancak o gazeteleri bir ‘’saklama’’ malzemesi olarak görür.

--Gazeteyi bir sahtekar ve bir dolandırıcı okumaz ..Çünkü hayattan ders almayı istemez. Motivesini kıracak olan gerçekleri öğrenmek istemez ve hep onlardan kaçmak ister.

--Gazeteyi Ahlaki değerlerden yoksun olan bir aptal ve bir cahil hiç okumaz. Çünkü okuduğunu anlamaz, anlamak istemez.

--Geçmişten ders almak istemeyen, çok bilmiş ve ucuz insanlarda okumaz.. O gazete değeri kadar bir değeri olmadığı için olsa gerek..

--Kültürlü, okumuşlar diye geçinen insanlarda gazete okumazlar. İşine gelmeyen şeyleri öğrenmek istemeyen bu ahmaklar gurubuna bir gazete sadece elem ve keder verir..

--Kendisi ile yüzleşmek istemeyen DİN mağdurlarıda gazete okumazlar.. Din onların emrindedir. Onlar dine ayak uyduramazlar. 

--Korkaklar gazete okumaz.. Ve şan, şöhret çıkarcıları hakeza..

--Yüreğinde zerre kadar vicdan ve merhameti bulunmayanların gazete okuması mümkün değildir. Görülmemiştir..

Kısacası ; yeryüzünde PİSLİKLERİN çanağından su içmiş olan herkesler gazete okumazlar.. 

İlim sahibi olup ta,  kibir ocağından  beslenen şeytanın tüm dostları da asla ve asla gazete, dergi, mecmua, kitap vs gibi şeyleri okumazlar..

Değerli Dostlarım ;

Kendini tanımak istemeyen, aciz, korkak bir insan, gerçekleri okumayı ve öğrenmeyi  istemez. Gerçekleri yaşamayı, görmeyi ve onlarla yüzleşmekten mutlaka nefret ederler..

Makam ve mevki düşkünü bazı insanlarda gazeteleri okurlar ama içindeki şeytanlığına bir türlü söz geçiremezler.

Büyüklük sendromlarına mutlaka yenik düşerler. Onlar sanki hiç ölmeyecekmiş gibi  ve onlar o kefene hiç girmeyecekmiş gibi gerçeklerin önünde ceket iliklemezler.

Sadece o gazeteler onlar için bir masa süsü ve bir göz gezdirme aracı olarak kullanılır..

Oysaki iletişim araçları toplumların ayakta kalmasının en önemli unsurlarıdır. Yoksa insanlarda, hayvanlar gibi her bir köşede birbirini kovalarlardı..

Tarih, başta gazeteler olmak üzere bir takım iletişim araçları ile kuruldu ve dünya düzeninde de yıllarca özelliğini kaybetmeden böyle devam edecektir.

Bizim Ülkemizde çok yaygın bir okuma ve öğrenme kabiliyetimiz olmadığı için gelişmişlik seviyelerini hala yeteri derecede yakalamış değiliz. Amir, memur, muhtar beyinleri değişmedikçe yakalama şansımızda yoktur.

Haksızlıkların ve yoksullukların hat safhada olduğu bir ülkeden söz ediyoruz.. Hiçbir şey dışarıdan görüldüğü gibi ve özellikle TV’lerden gösterildiği ve anlatıldığı gibi güllük gülüstanlık değildir.

Vatandaşımız çok dertli ve sıkıntılı. Ülkeyi yönetenler dilediği kadar bas bas bağıra dursunlar. Önce vicdan ve merhametle hareket etmeyi öğrenmelidirler. 

ALLAH korkusunu yüreğinde gerçekten hisseden bir lider ve bir Müslüman evladı TÜRKİYE’DE her alanda baş gösteren bazı adaletsizlikleri mutlaka görür ve giderirdi..

Sizin söz ettiğiniz MÜSLÜMANLIK, kendinize benzettiğiniz bir Müslümanlık şeklidir. Kendiniz o dini yazdınız ve o dinin içinde kendiniz baş rollerde oynuyorsunuz.. Oysaki bizim söz ettiğimiz DİN ve MÜSLÜMANLIK ise çok apayrı bir güzelliktir. Ve sizler bunu anlayacak kadar daha gelişemediniz..

Türkiye, Eğitim ve öğretim bazında en düşük ülke seviyelerine sahip bir ülkedir.

Ülkemizde kanayan çok ciddi yaralarımız var.. Nedir bu yaralar ?

Okumuş bir arsızın, usta bir hırsızdan farkı yoktur..yarasıdır.. Gerisini anlayanlara……….!

Saygılarımla.. Mehti SARAÇ